bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      erich scheurmann tarafından ilk kez almanca dilinde 1920 yılında yazılan kitap. kitapta, samoa'da bir kabile şefi olan tuavii'nin Avrupa'da geçirdiği günleri bir mektup halinde halkına anlatması konu edilmektedir. yani, kitabın aslında bir kabile şefinin halkına yazdığı bir mektuptan ibaret olduğu kitapta belirtilmektedir. genel olarak, avrupa'nın yaşam biçimine olumsuz bir eleştiri niteliğindedir. kitapta birçok kez geçen "papalagi" terimi, beyaz adam terimini anlatmaktadır.
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: der papalagi) papalagi denince beyazlar ya da yabancılar anlaşılır. ama sözcüğü sözcüğüne çevrilirse göğü delen anlamına gelir. samoa'ya ilk misyoner bir yelkenliyle gelmişti. yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir delik olarak gördüler, beyaz adamın içinden çıkıp kendilerine geldiği bir delik. o, göğü delip geçmişti. yüzyılımızın başlarında yayımlanan göğü delen adam bugün artık bir yeşil klasiği olarak okunurken, başlığının kaynaklandığı şiirsel metafor, bir de düz anlam içermeye başlıyor; çünkü papalagi sonunda göğü gerçekten delmeyi başardı, "ozon deliğinin" içinden ne tür bir yelkenlinin çıkageleceğiniyse zaman gösterecek. (bkz: ahmet güngören)/çerçeve teknolojinin günlük yaşamımıza getirdiği açmazlar her gün dünyamızda yeni "handikap"ların kapılarını aralamıyor mu? birincisi bu "handikap"ları yalın, süssüz bir dille anlattığı için önemli göğü delen adam. uygarlığımızın bu karmaşasında yönelttiği acımasız okların hedefini bulması açısından önemli. basit de olsa eleştirisini haklı gerekçelere dayandırması açısından önemli. i̇kincisi, bize pek az bildiğimiz dünyaların ufkunu açmasından önemli. (bkz: refik durbaş)/milliyet sanat sadece keyif için değil, üniversitede sosyoloji, antropoloji derslerinde ve hatta liselerde sosyal bilgiler derslerinde bile okutulabilir. (...) gerçek bir samoalının gözleriyle batı'yı görmek, insanın ufkunu çok genişleten, yorumlara yepyeni boyutlar kazandıran bir süreç. (bkz: semra somersan)/cumhuriyet (bkz: ayrıntı yayınları) 1993 (bkz: erich scheurmann) 110 sayfa fazla yormaz okunmalı. --- spoiler --- bütün düşünme hastalarını iyi edecek tek şey, yani unutmak ve düşünceleri savurmak üstünde hiç durulmaz. --- spoiler --- --- spoiler --- eğer insan çok fazla "şeye" gereksinim duyuyorsa, bu büyük bir yoksulluğun göstergesidir. --- spoiler --- --- spoiler --- yoksul zengini oynar, zengin yoksulu, hasta kendini sağlam yerine koyar, zayıf güçlü yerine. bu karanlığın içinde herkes, gönlü ne çekiyorsa, gerçek yaşamda yaşayamadığı, yaşayamayacağı ne varsa sahte yaşamda onları yaşar. --- spoiler ---
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hayatta okuduğum en iyi-dolu kitaplardan biridir. bu kitaptan sonra binlerce insan yazarı erich scheurmann'a ve kitapta bahsedilen coğrafyaya ulaşmış ve ciddi manada bir arınma yaşamışlardır. (bkz: ölmeden önce okunması gereken kitaplar)
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Göğü Delen Adam benim gerçekten yıllar önce okuduğum ama hâlâ sık sık aklıma gelen, üstünde düşündüğüm nadir eserlerden biri. Yukarıda arkadaşlar zaten değinmişler kitaba. Ben de bir iki alıntı bırakmak istedim. --- spoiler --- Gözlerinizdeki kızgınlığı, dudaklarınızdaki aşağılamayı görüyorum. Papalagi her saat bunu yapar. Yüzlerce döşeği olsa döşeksiz birine bir tanesini bile vermez. Üstüne üstlük bir de döşeği olmadığı için karşısındakini suçlar, sitem eder. Kulübesi, çatısının en yüksek noktasına kadar yiyeceklerle dolu olabilir, aigasına (ailesine) yıllarca yetip de artacak kadar; ama çıkıp yiyeceği olmayan solgun ve aç birini aramaz. Oysa aç ve solgun olan bir dolu papalagi vardır. Bizim aramızda da daha çok şeyi olanlar vardır. Birçok döşeği ve domuzu olan kabile şefine saygı gösteririz. Ama saygımız yalnızca şefin kendisinedir, döşeklerine ve sonuçlarına değil. Zaten onları alofa olarak veren bizleriz; sevgimizi göstermek, yiğitliğini ve aklını övmek için. Ama papalagi kardeşlerinin döşeklerine ve domuzlarına saygı gösterir; yoksa onların yiğitliğiyle, aklıyla ilgilendiği yoktur. Döşeği ve domuzu olmayan kardeşin saygınlığı ya hiç yoktur ya da yok denecek kadar azdır. (62-63) ** Biz konukseverliği, uzattığı her meyve için bir alofa (karşılık) bekleyenleri hor gören geleneklerimizi sevelim. Birinin her şeyi varken, diğerinin hiçbir şeyi olmamasına izin vermeyen geleneklerimizi sevelim. Sevelim ki, Papalagi gibi, kardeşi yani başında keder ve acı içindeyken mutlu ve neşeli olmayalım. (42) ** Biz bedenimizin güçlenmesini, duygularımızın mutluluğunu engelleyecek hiçbir şey yapmamalıyız, yapmak istemeyiz de. Kendimizi, yaşama sevincimizi alıp götürecek, ruhumuzu karartıp içindeki aydınlığı alacak, bedenimizle kafamızı çatışmaya sürükleyecek her şeyden korumalıyız. Düşünmenin ölümcül bir hastalık olduğunu, insanın değerini küçülttüğünü Papalagi, kendi kendine kanıtlıyor. (94) --- spoiler ---